MEZAR TAŞLARI 22

ağa tarihi yerleşiminden günümüze kalan Osmanlı mezar taşları hem tarihi birer vesika hem de islam kültürünün yansımasıdır. Bu mezarlar Yıldırım Bayezid Camisinin güneybatısındaki alanda, bir kısım mezarlarda Çağa’nın yanından geçen karayolunun karşısında bulunmaktadır.  Mezarlar günümüzdekinden biraz farklıdır. Bugün ölüler toprağın içine defnedilirken. Osmanlı Dönemi mezarları blok taşlardan oluşmaktadır. Mezarın yanları ve üstü bazalt blok taşlar ile örtülmüştür. Tüm mezarlar bu şekilde midir? İncelediklerimizde bu özelliği görüyoruz. Hepsi için bir genelleme yapmak doğru olmaz.

Yıldırım Bayezid Camisi’nin bahçesinde bulunan mezar taşları

Osmanlı Devletinde devlet içinde memuriyetler sınıflandırılmıştır. Bu sınıflandırma sonucu, giysiler ve başlıklar da farklı idi. İşte bu sınıf farkı mezar taşlarında da görülmektedir. 

Yıldırım Bayezid Cami’sinin hemen yakınında yer alan birinci mezar başlığındaki kitabe şöyledir: 

“ Hüvel Baki (Allah ebedidir.) Âlemi makamdan el çekip bil cümle mekânı kariyeden ayrıldım. Malı, mülkü, devletli olan bir kimse gelip kabrimizi ziyaret eylesin. Fatiha okusunlar Ruhumuzu Allah Şaadeylesin. Çağa’dan merhum Hacı Molla Mehmet Efendinin Kabri içün…1233 (1818–19)”

Bu mezar, mezarlar arasında en eski olanıdır. Çağa yerleşimi 11. yüzyılda kurulmuştur. Bu tarihten 19. yüzyıla kadar Çağa’da yaşayıp ölmüş olanların mezarlarıda bu alanda bulunmalıdır. Toprak yüzeyinde kalan yazıtlar 19. yüzyıla aittir. Daha önceki tarihlere ait olan mezar başlıkları toprağın altında kalmış olmalıdır. 

İkinci mezar birincinin hemen yanındadır. Mezar başlığı farklıdır. Kitabesi şöyledir. 

Osmanlı Dönemi mezar taşları

“El Hallagul Baki (Allah ebedidir. Çok yaratandır.) Meskenim dağlar başında. 

Sahraya hacet kalmadı.

Pes (yeter) olundu yaralarım.

Cerraha hacet kalmadı.

İçtim ecel şerbetini.

Lokmana hacet kalmadı.

Merhum, bağışlanmış Hacı Mollazade el Hacı Mehmet Ağa’nın ruhu içün Fatiha.

1257 sene rumi (1842)”

Mezarın kitabesinde anlatım olarak şiir kullanılmıştır. İfadeler çok güzeldir. Burada Hacı Mollazade el Hacı Mehmet Ağa isminde bir zatın mezarıdır. Mezar başlığı bu zatın önemli biri olduğunu göstermektedir.

Üçüncü mezar diğerlerinden daha küçük ve blok taşları ortadadır. Mezar başlığı yan yatmıştır. Kitabesi şöyledir. 

“Hüvel Hallag (Allah çokça yaratandır.)

Kimse Kalmaya bu alemde

Gelen okur Fatihamızı sessiz

Bu cihanın yok devası, fanidir.

Baki hakgullah (Ebedi olan Allah’tır)

Müderrisi Kiramdan Mehmet Efendi oğlu merhumun ruhu için el Fatiha.

1285 Rumi (1870)”

Bu mezar bir çocuğa veya bir delikanlıya ait olabilir.Çünkü mezar boyu çok kısadır. Mezarda yatan kişinin adı yazılmamıştır. Onun yerine merhumun babasının adı kitabede belirtilmiştir. Bu zatın babasının müderris olduğunu görüyoruz.

Çağa mezarlığındaki Osmanlı Dönemi mezar taşları

Dördüncü mezar yukarıda zikredilen müderrise aittir. Çağa yerleşiminde bir medresenin olduğunu tarihi kayıtlardan biliyoruz. Bu medrese Çağa’daki büyük yangınla birlikte yanıp kül olmuştu. İşte bu mezarda yatan Mehmet Efendi Çağa’daki medresede öğretmenlik yapmış olan bir zattır. Kitabesi şöyledir: 

“Hüvel hallagul baki. Dilerim kabrimize bakımımız olur. Merhum, rahmetli yarasına bir seyit fatiha okusun. Merhum ve mağfur Müderrisi Kiramdan Mehmet Efendinin ruhu için fatiha. 1285 rumi 15 (1870)”

Çağa mezarlığının güneybatısına doğru, karayolu tarafında da mezarlar bulunmaktadır. Bu kısımdan girişte hemen kapının yanında, yeni mezarların arasında bir kitabeli mezar vardır. Bu mezarda baş kısım kitabe, ayak kısmı işlemelidir. İşleme bir lotus yaprağına benzer. Kitabesi şöyledir: 

“Hüvel baki

El çekip bil cümleden eyledim.

terk edip geriye kalan mülkü devleti.

Kim gelip kabrimizi ziyaret eylesin.

İhvanıma(kardeşime) okusunlar.

Merhum için fatiha. Allah şaadeylesin.

Çağa’dan merhum, mağfurla

Hacı Halil Ağa’nın ruhu için Fatiha.

1277 Rumi 57 (1861)”

Kitabeden burada yatan zatın ne iş yaptığını öğrenemiyoruz. Fakat mezar başlıklarından önemli bir kişi olduğunu anlıyoruz.

Altıncı mezar beşinciden ileride ve mezarlığı çeviren tellerin yanındadır. Yalnızca mezar başlığı vardır. Ayak kısmı yoktur. Kitabesi şöyledir:

” Hüvel Baki

Vücudum bağı mahvoldu.

Hazan edip harap oldu.

Bu nazik beden türab oldu.

Bana yarın aman oldu.

Cavit oğlu Ahmet Ağa’nın

Ruhuna Fatiha

1325 (Hicri 1908) (Rumi 1909)

Bu mezar Çağa yangının meydana geldiği tarihlere gelmektedir. Çağa’nın son dönemlerini göstermesi açısından manidardır. 

Mezarın hemen yanında bir mezartaşı daha vardır. Mezartaşı bir mezarda değil, yere yatık durumdadır. Altıncı ve son mezar taşı budur. Yukarıda zikredilen Cavit oğlu Ahmet’in eşidir. Bir kadına ait bulduğumuz ilk mezar taşıdır. Süslemeli değildir. Sade bir mezartaşıdır. Kitabesi şöyledir: 

“Gün ecel geldi ona olmaz ama.

Cürmüm af eyle ya Rabbi ol eman

Mağfiret kıl olmasın alemi yaman.

Mahzar nuru şefaat kıl her zaman.

Cavit oğlu Ahmet Ağa’nın zevcesi 

Şerife Hanım Ruhuna Fatiha.

1324 (Hicri 1906) (Rumi 1908)


 22 Kaynak: İdris Keleş, Yeniçağa Tarihi 1, Çağa ve Köylerinin Tarihi.